Yorgunluktan bitap düşmüş bir halde plan bile yapmaya halimiz yokken, toparlandık ve Altınoluk'a doğru yola çıktık.İstanbul sıcaktan kavrulurken nemsiz ama sıcak,geceleri ise serin olan Mıhlı çayının kenarındaki yazlığa ulaştık.Bu sefer babaanne evde bizi beklemiyor İstanbul'da 3.erkek torununa merhaba diyor.
Sabah erkenden Kadırga'ya.Buranın bozulmamış hali o kadar çok hoşuma gidiyor ki Ailecek geçen güzel bir günden sonra akşam Altınoluk'a iniyoruz yemeğe.Fakat o kadar sıcakki Alper'le sahilde açılmış olan Mado'nun armut koltuklarına zor atıyoruz kendimizi.Öyle güzel esiyor ki...Ertesi günü Blue Zest'te geçiriyoruz.Yeşillikler içerisinde kocaman minderlerin üzerinde yuvarlanıp yorgunluk atıyoruz.Alper o kadar mutlu ki...Hele kocaman bir ağaçtan sallanan salıcağa binerken aldığı keyfi tarih edemem sizlere, miniğimin şen kahkaları hala kulaklarımda çınlıyor.
Bu arada yaklaşık 2 hafta inhalesiz geçirdiğimiz günler sonrasında doktorumuz Elif Dağlı'nın kontrolü ile aldığımız güzel haberler ile tatile başlamışken, sanki bu sene daha da bir soğuk olan denize donarak giren ama çıkmak bilmeyen bıdıkcanımız hafiften öksürmeye başladı.
Derken Babaannemiz geldi.Durmak olur mu hiç, ertesi gün doğru Ayvalık'a.İlk önce Sarımsaklı'da yüzme keyfi, sonra ise Cunda Adası.Nasıl kalabalık anlatamam.Zar zor bir restaurantta yer buluyoruz oturuyoruz, derken birden hatırlıyoruz, geçen sene geldiğimiz restaurant burası.Mezeler çok lezzetli, hizmet mükemmel, hele balığın tadına diyecek yok.Alper'in şapur şupur mmm...mmm diyerek yemesi de aynı fikirde olduğumuzu gösteriyor.Benim söz dinleyen oğluşum yemeğini afiyetle yedikten sonra hemen verilen sözü yerine getirtiyor ve ışık saçarak dönen müzikli oyuncağı aldırıyor.Sonrası komedi, bizimki elinde oyuncak,yan masamızda oturan Yunanlı çocuklarının etrafında dönüp durmaya başlıyor.Derken çocuklarla arkadaş oluyor.
Daha sonra Alper'i babamızla başbaşa bırakıyoruz ve çarşıya dalıyoruz.Çeşit çeşit takılar, başımız, gözümüz dönüyor Meral annemle bakarken.Hatıra birşeyler aldıktan sonra evimize geri dönüyoruz gecenin karanlığında.
Mizi Teyzemizin gelmesi ile ortalık daha bir şenleniyor.Alper ve koca teyzemiz bebekliğinden beri çok iyi anlaşıyorlar ve birbirlerini pek bi seviyorlar.Hemen o akşam teyzesinin evinde uyuyor.Sabah uyanır uyanmaz, ''anne Mizi teyzeme gidebilir miyim?'' oluyor ilk sorduğu.Ee o kadar ilgiye daha ne olsun!!
Ve Cumartesi sabahın ilk ışıkları ile yolumuza devam ediyoruz....