Yapı ve Kredi Bankası gururla sunar...YKB Bilfen Anaokulu...
Yapı Kredi'nin anlamı çok büyüktür hayatımda, 1 Nisan 1995 yılında adım attığım A Blok 12.kattaki ofisten bugüne çalışmakta olduğum, köklü ve güçlü bir dostlar ailesi kurduğum, hayat arkadaşımı bulduğum, koridorlarında kah ayrıldığımız için gizlice ağladığım, kah evlilik haberimizi arkadaşlarımla paylaşırken mutluluktan havalara uçtuğum ve gönülden bağlı olduğum bu kurum öyle güzel bir ilk gerçekleştirdi ki...evet biz çalışanları için koca bir katı iptal edip anaokulu haline getirdi ve Bilfen gibi isim yapmış bir diğer kurumla anlaşarak hayatımızı kolaylaştırmak adına çok önemli adımlar attı.Anne-çocuk özel servislerimizde çocuklarımızın elini tutarak,öpüp koklayarak, her gün yolda geçen 2 saatimizi onlarla beraber geçirmeninin mutluluğuyla, aynı binada ve istediğimiz an ulaşabileceğimiz uzaklıkta olan okullarına gönül rahatlığıyla emanet edip, 18:00 olduğunda sanki 1aydır görüşmemişiz gibi her akşam''aanneeeeeeee'' diye bağırarak kollarımıza atılan o harika varlıklara koşuşturmamız görülmeye değer...
05 Nisan 2010, doğumgünümüzden bir hafta önce sabah erkenden heyecanla kalktık giyindik ve servisimize binerek Gebze'ye doğru yola çıktık.Yolda problem yaşamadık çok heyecanlıydık ikimiz de.Ne zaman okul kapısında kocaman karşılama ekibini gördü çekindi biraz.İlk önce galoş giymicem annee diye sızlanmaya başladı.Bir elimde Alper diğer elimde çantalar kalakaldım.Ama en kötüsü saat 10:00 da önemli bir toplantıya katılmak zorunda oluşumdu, evet sonra o kadar çok kızdım ki kendime keşke o gün götürmeseydim diye.Neyse,zor bela içeri girdik bu sefer sınıfımızın adını bilmediğimiz için sınıfı bulamadık, topuklu ayakkabılar ayağımda, Alper kucağımda, çantalar kolumda sınıf sınıf geziyoruz ve Sibel Teyzesi ile Eylül'ü arıyoruz.Diğer taraftan her yer ağlayan bıdıklarla dolu olduğu için Alper'in iyice huzursuzlanmaya başlaması ve benim artık kopmak üzere olan sinirlerimle ağlamama ramak kalmışken, gülen gözleri ile sevgili dostum Öznur ve tatlı kızı Nehir'in imdadıma yetişmesi ve ardından Sibel'i buluşumuz hale dün gibi gözümün önünde...Alper ben yanındayken çok mutlu fakat azıcık ayrılsam hemen anne nerdesin diye yanıma geliyor.Ben ise toplantı ve çocuğum arasında kalmanın dayanılmaz ağırlığı altında ezilerek, istemeden ve kahrolarak onu orda öğretmenleri Elif ve Yaşam Hanım'a emanet edip ofise çıkmak zorunda kalıyorum.O kadar sıkmışım ki kendimi arkadaşlarımın sevgi dolu karşılaması ile patlayıp ağlamaya başlıyorum, ben ağlıyorum onlar halime gülüyor...Hele toplantıda görmeyin beni:))Ne zormuş annelik...Bu arada sık sık aşağıya inip çocukları Sibel'le azıcık açık kalan jaluzi arasından kontrol etmediğimiz mi kaldı sormayın..Akşam çıkışımız ise evlere şenlik, saat 18:00 olmadan koşuşturan kadın ordusu doğruca anaokulunun önünde bitiyor.Servis sırası ile bıdıkları getiriyorlar, nasıl bir sevgi ve duygu yumağı olduk anlatamam...Gözlerim doldu ve tabi bekleyenleri de sulandırdım biraz, n'apabilirim minik oğlum artık büyüyor ve evden çıkıyor, artık o anasının kuzucuğu değil okullu bir abi...Servise kucakta geliyor miniğim yorgun düşmüş, sımsıkı sarılıyorum öpüyorum, kokluyorum onu yol boyunca ve akşam eve gelir gelmez artık dayanamadığım baş ağrısına yenik düşerek oğlumu babasına emanet ediyorum ve sabaha kadar uyuyorum..Canım yavrum aç kalmış okulda, babası akşam yediklerini saydığında ağzım açık kalıyor.En zor 2.gün, çünkü artık biliyor, tecrübeli.Gitmicemmm ağlamaları içimi parçalasa da zor bela biniyoruz servise.Gene aynı hikaye, galoşları takıp içeri giriyoruz.Fakat sınıf ağlayan çocuk kaynıyor.Hemen uyku odasına götürüyorum Alper'i orası sessiz rahatlıyor.Sonra sınıfa geçiyoruz, onu oyalayacak bişey gösteriyorum fakat kaçmak içime sinmiyor tam o sırada bir çocuk annneeee diye çığlık ötesi bir ses tonuyla bağırınca benim concon da elime sıkıca yapışıyor.Müdürehanım sınıftan velileri çıkartıyor ve kös kös ofise çıkıyoruz.Ertesi gün arabamızla gidiyoruz ve o da ne mucize,kimse kalmadığı için ağlama sızlama yok, öpüşüyoz ve el sallıyoruz birbirimize...Yöntem tutunca 3 hafta daha devam ediyorum...Birgün ceviz adam, kaşları keman gıygıygıy, başka birgün ayy em from isstsnbulll la tanışıyoruz.Gelişmeni, utangaçlığından sıyrılmaya başlamanı görmek ne güzel.
Ne olur hemen çabucak büyüme....