Evet nerede kalmıştık?
Dedemize hoşçakal dediğimiz gün, sabah erkenden yola koyulduk.Son günümüzde de babaannemizde kahvaltımızı yaptıktan sonra vedalaşma vakti geliyor ve Tekirova'ya kalbimizi Marmaris'te bırakarak yola çıkıyoruz.
Kaş'ta yemek molası veriyoruz.Görmeyeli daha bir güzelleşmiş.Öğle vakitleri olduğu içiğn sokaklar bomboş.Fırsattan istifade Alperimin arkadaşlarına hediye alıyoruz.Gezmeye devam ederken minik oğluşum bana inanılmaz güzel bir yüzük beğeniyor ve tabii nazar boncukları..Boy boy boncuklar arasında orta karar bir tanesini almaya zor ikna ediyorum, gözü en büyüğünde.Öğle yemeğimizi tepede harika bir manzaraya karşı yiyerek tekrar yola çıkıyoruz.Arabayı ben kullanıyorken kowboylar arkada kıkırdaşıp duruyorlar.Alper susmak bilmiyor, ya şarkı söylüyor ya kıkırdıyor.Virajlı yolların da etkisiyle olsa gerek zıp zıp'in son kahkahası kötü sonlanıyor.Finike'de mecburi mola veriyoruz.
Amara Dolce Vita'ya akşam üzeri varıyoruz.Mini golf arabasıyla hemen Roma caddesinde bulunan odamıza göürüyorlar.Geniş odayı görünce önce odada koşturuyor, sonra yatakta zıplıyor...
Oğlum çok güzel vakit geçiyor.Özellikle babasına nasıl naz yapıyor görmeniz lazım.Babası da bir dediğini ikiletmiyor.Ben de 3 yıldır ilk defa şezlongda yatarak kitap okuyabiliyorum:)) o lalala
Mini klübe bir kez benle bir kez de babası ile gidiyor.Çok hoşuna gitse de bizden ayrılmak istemiyor,sonuç: tüm oyunları oynuyoruz (bir kaç kez) ve deniz sayesinde zor bela çıkartabiliyoruz küçük beyi.
Tam bir su kuşu, geç vakitelere kadar denizden çıkmıyoruz.Deniz bir harika, hele kaydıraklı şişme tramboliye çıkıp zıplamak çok eğlenceli.Bazen bizim daha çok eğlendiğimiz hissine kapılıyorum nedense.
Minik büfe harika ama Alper sadece dondurma için uğruyor..
Bir akşam tepeye inşa edilen fener restaurantta saksafon eşliğinde balık yiyoruz, başka bir gece Yunan müzikleri eşliğinde yemeğimizi yerken sırtaki yapanları seyrediyoruz, başka bir akşam hoop Meksika'dayız...Her şey süper...En sevdiğim tarafı ise düz ayak bir tesis oluşu ve yorulmnadan gerekli yerlere ulaşılabilirliği.
Tabi her akşam abone olduğumuz akülü araba kiralama ve lunaparkı unutmamak lazım:))O kadar güzel vakit geçirdik ki ne hayvanat bahçesine gitmek istedi canımız ne de aquaparkına..
Alper orda da arkadaş edindi kendisine...Ama en çok güzeller güzeli Melisa ablası ve Aybars ile vakit geçirdi.
Gala gecesinde aynı masayı paylaştığımız Alman çifte bildiği tüm İngilizce sözcükleri söylemesi-şarkılar dahil- Türkçe saymasını istedikleri halde inatla İngilizce saymaya devam etmesi çok komikti..
Tam oh kazasız belasız tatilin son gününe geldik derken, her zamnki gibi uykusuzluğa direnmeye çalışan miniğimiz,anfi tiyatroda sahnede koştururken büyük bir çocuğun sürekli önüne geçip onu durdurmaya çalışmasına önce direniyor ve hafiften itişerek karşı koymaya çalışıyor.Sonunda başedemeyeceğini anlayıp sahnenin kenarına geldiğinde çocuğun bir şey söylemesi ile son anda dikkati dağılarak sahneden tepetaklak uçuşunu izlemek,saniyeler içinde saatler alan ona ulaşana kadar geçen zamanda aklımdan geçen binlerce düşünce...Minik yavrumun hemen kulağının arkasında kocaman bir baloncuk oluyor.Cerah dostumuz hemen kafatasına bakıp içimizi rahatlatıyor.Tabii ailecek gözyaşları eşliğinde odamıza gidiyoruz.Basit bir itişmenin böyle bir sonuç doğurabileceğini düşünememenin verdiği suçluluk duygusu kalbimi sıkıştırıyor.Şükürler olsun şişlikle atlatıyoruz sadece...
Her güzel şey gibi tatilimiz de sona eriyor...Akşama doğru evimize doğru yola çıkıyoruz..Tadı damağımızda kalan tatilimizi anılarımızı yanımıza alarak orada bırakıyoruz.