4 Eylül 2011 Pazar

I LoVe Lykia World

Öğlen varıyoruz Lykia World'e.Altınoluk'tan sonra havanın sıcaklığı bunaltıyor. Odamıza yerleşir yerleşmez denize zor atıyoruz kendimizi.Bu sene inanılmaz dalgalar görüyoruz.Seyretmesi keyifli fakat denizde miniğime sahip çıkarken korkutmuyor değil.Denizin daha bir sıcak olması bizimkinin çok hoşuna gidiyor.

Ertesi sabah çocuk klübüne kaydetmek istiyoruz.Beni okula gönderme anne, ben seninle kalmak istiyorum...demesi yelkenleri indirtiyor.Kahvaltı sonrası diskodaki buluşma çok keyifli, çu çu vaa dansı, balonlar...bizimki gitmek istemiyor ama merak etmekten de alamıyor kendini.Beraber Snoopies (3-4-5 yaş grubu)i takip ederek mini klübe dalıyoruz.Benimki hemen oyuncakları test ediyor.Türk çocuk tek tük.O biraz zorluyor bizi.Sonra anneye öpücük sen git anne ben burda kalırım...Doğğğru denize,tabii aklım bıdıkta.1 saat sonra gittiğimde öğlen yemeği için hazırlanırlarken buluyorum.Arkadaşları ile yemek yemek istediğini söylüyor ve grupla yemeğe gidiyor, arkasından el sallayan ve inanamayan ben kalakalıyorum.Ne yapacağım şimdi?? Derken dahiyene bir fikir, masaj sefası...

Sonraki günlerde bir daha gitmek istemiyor, sadece arada bir film izlemek için uğruyoruz klübe.Olsun ben oğlumla çok keyifli vakit geçiriyorum.O benim minik geveze papağanım, dostum, komedyenim...

Daha önce defalarca gitmiş olmamıza rağmen hiç uğramadığımız çocuk cennetine gidiyoruz.Gerçekten cennet.Doğa ile içiçe bir sürü havuz, kaydırak, oyun parkı vs hatta mini kumsal bile var, süper!! Daha küçük çocukla bile rahatlıkla gelinebilecek bir yer.Tehlikeye karşı önlemler alınmış ve gönül rahatlığı ile çocuğunuz keyifli bir gün geçirirken rahatça şezlongda uzanabilirsiniz.Aksiyon dolu bir öğle öncesinden sonra, benim uyku düşmanı oğlum, ilk defa o gün öğlen şenlongda uyuyakaldı.İşte resmidir!!



Özellikle Alper'den sonra tatilde hiç havuza girmiyoruz.İlk defa bir akşam üstü havuzda babası atlamayı gösteriyor.Ama sonra tut tutabilirsen, minik balık tırmanıyor, cup havuza...Zor zar çıkartıyoruz.Ertesi gün ondan aldığı güçle olsa gerek, babası ile denize girmek üzere yürüdüğü koca iskeleden el ele atlamasın mı gözlerime inanamıyorum.Daha sonra bir kaç kez aynı keyfi beraber yaşıyoruz.

Alper çok temkinli bir çocuktur.Gözünün almadığı bir durum varsa mutlaka teyit alır, yapabilir miyim diye..Bir akşam scooter ile yokuş aşağı inerken babasından onay almış ve virajı alamadan yere düşüp dizini kanatmış.Düşme, yaralanma, çarpma olaylarını olay mahalinde tekrarlayarak anlatışı var, öyle tatlı oluyor ki yiyesi geliyor insanın,''işte anne şurda gidiyordum, sonra işte bööyle düştüm...''

Voleybol canavarı babamızı izlemeye gidiyoruz.Alper keyif alıyor babasını seyrederken.Kenarda sessizce oturuyor.

Aa anlatmadan olur mu hiç..Bizimkini diskoda görmeniz lazım akşamları.Kız gördümü çevresinde başlıyor fır dönmeye, bir figürler, yerde sürünmeler kopuyoruz gülmekten:) İlk akşam hareketleri yapmaya çalıştı, tabii ilk günden ne kadar başarılı olabilir ki insan.Ama olur mu bizimki mükemmelliyetçi ya, astı suratını bıraktı oynamayı.


Derken babamız imdadımıza yetişip bizimkini kucağında döndürmeye başlıyor.Ortamda bunu yapan hiç bir baba yok ya bizimkisi zevkten dört köşe, iki üç figür sonrası babasına koşarak kendini döndürtüyor.Ve çok geç olmadan yanımızdan ayırmadığımız arabasında uykuya dalıyor..



Cengiz abisiyle çok iyi anlaşıyorlar, bizimki sahneye koşuyor fakat bir türlü iyi akşamlar demiyor kalabalığa:)


Son gün çocuk cennetinden zor ayrılıyoruz.Bizimki başlıyor öksürmeye hafiften, babamız da hasta klimadan olsa gerek..Okul Ağustos boyunca kapalı olacak ve Alper geçen sene olduğu gibi Dedemiz'de kalacak.Yola çıkar çıkmaz hemen dedesini arattırıyor, ''dede biz tatilden çıktık, sende kalmaya geliyorum...''

Bizimkini antibiyotik ve bir sürü ilaçla dedesine teslim ediyoruz...